Close sites icon close
Search form

Ülke sitesini ara

Ülke profi̇li̇

Ülke web si̇tesi̇

Suriye Konulu Brüksel Konferansı’nda Yüksek Komiser’in Açıklaması

Konuşmalar & Açıklamalar

Suriye Konulu Brüksel Konferansı’nda Yüksek Komiser’in Açıklaması

18 Mart 2025 Ayrıca şu dillerde de mevcut:
UNHCR

Teşekkür ederim, Sayın Başkan.

Yıllardır bu forumda, özellikle de son 14 yılda evlerini terk etmek zorunda kalan milyonlarca Suriyeli adına konuşuyorum. Bugün hala 13 milyon Suriyeli yerinden edilmiş durumda; bunlardan beş milyonu Suriye dışında mülteci olarak yaşamını sürdürüyor.

Aynı şekilde, yıllardır Suriyeli mültecileri ağırlayan ülkelere – Lübnan, Ürdün, Türkiye ve diğerleri – istikrarlı destek verilmesi çağrısında bulunuyorum. Bu ülkeler, azalan uluslararası kaynaklara rağmen, mültecilere koruma ve yardım sağlamaya yönelik taahhütlerini yerine getirdiler. Bunu, mültecilerin güvenli ve gönüllü bir şekilde evlerine dönebileceği zamana kadar 3RP programı kapsamında sürdürdüler.

Ve 8 Aralık itibarıyla, eve dönüş mümkün hale geldi.

O tarihten bu yana bir milyondan fazla Suriyeli geri döndü. Bu kişilerin 350 bini komşu ülkelerden, geri kalanları ise ülke içinde yerinden edilmiş kişilerden oluşuyor. Baharın yaklaşması, Ramazan ayının sona ermesi ve ardından okul yılının bitmesiyle, daha fazla kişinin dönüş yapmasını bekliyoruz. En güncel anketlerimiz, mültecilerin %80’inin bir gün evlerine dönmeyi umut ettiğini, %27’sinin ise önümüzdeki yıl içinde bunu yapmayı düşündüğünü gösteriyor. Son haftalarda bu oran hızla arttı.

UNHCR olarak Şubat ayında yayınladığımız ve artık daha geniş bir BM eylem planına dahil edilen geri dönüşlere ilişkin operasyonel çerçevede, hem ülke içinde yerinden edilmiş hem de mülteci konumundaki 3,5 milyon Suriyelinin önümüzdeki aylarda geri dönebileceği tahmininde bulunmuştuk.

Şunu net bir şekilde ifade etmek istiyorum: UNHCR, geri dönüşleri teşvik etmiyor. Hatta, Suriyeli mültecilere ev sahipliği yapan tüm ülkelerin temkinli bir yaklaşım sergilemesi büyük önem taşıyor. Koruma statülerini kaldırmak için henüz çok erken ve bu konuda birçok AB üyesi ülke ve Avrupa Komisyonu’nun mevcut yaklaşımını memnuniyetle karşılıyorum.

Bunun yerine, Suriyeli mültecilerin hukuki statülerini, haklarına erişimlerini ve sığındıkları ülkelerde aldıkları desteği kaybetme korkusu olmadan evlerini ziyaret etmelerine izin verilmeli. Bu, onların kalıcı dönüş konusunda bilinçli kararlar almalarına yardımcı olacaktır.

Ancak gerçek şu ki, birçok Suriyeli zaten dönmeye karar vermiş durumda. Onlara bilgi, belgeler, ulaşım ve küçük hibeler sağlayarak destek olmamız gerekiyor.

Fakat daha büyük ve daha acil olan sorun, bu dönüşleri nasıl sürdürülebilir hale getireceğimizdir.

İnsanların topluluklarına döndüklerinde, kendileri ve aileleri için ülkelerinde bir gelecek hayal edebilmeleri için barınma, elektrik, su, sanitasyon, eğitim, iş gibi temel ihtiyaçlarına; veya tek kelimeyle, fırsatlara, yeterince sahip olmalarını nasıl sağlayabiliriz?

Onlara güvende olduklarına ve haklarının korunduğuna dair nasıl güvence sağlayabiliriz? Çünkü güvenlik olmadan fırsat da olmaz.

Ancak eğer onlara Suriye’de kalmaları için yardımcı olamazsak, şunu çok net bilmeliyiz: sonuçlar felaket olur. Sadece geri dönüşler durmakla kalmaz, geri dönenler (ve muhtemelen diğer birçok kişi) tekrar evlerini terk etmek zorunda kalır.

Ve bu kez bölgede kalmazlar.

Avrupa Birliği’nden ve diğer bağışçılardan gelen büyük finansal taahhütlerin açıklanması son derece önemli. Daha fazlasını da duymayı umuyoruz. Ancak aynı zamanda bugünlerde Avrupa ülkelerinde ve başka yerlerde güvenliğin yardımdan önce gelmesi gerektiği yönünde birçok tartışma yapılıyor.

Elbette güvenlik önemlidir. Ancak çoğu zaman güvenlik, uluslararası yardımların azaltılması pahasına sağlanması gereken bir öncelikmiş gibi gösteriliyor. Bu sadece ahlaki olarak yanlış değil, aynı zamanda büyük bir stratejik hata. Çünkü yardım, hem Suriye’de, hem komşu ülkelerde, hem de Avrupa’da ve ötesinde istikrara katkı sağlar ,ve bu gerçeği en açık şekilde ortaya koyan konu, nüfus hareketleridir.

Bu yüzden, yardımları kestiğinizde, ki pek çoğunuz bunu yapıyorsunuz, bu kararlarınızın sonuçlarının farkına varmalısınız. Avrupa’daki istikrar, Suriyelilerin güvenliğiyle doğrudan bağlantılıdır. 2015 yılı o kadar da uzak bir tarih değil.

Bugün, Suriye halkı için nihayet daha iyi bir gelecek ihtimali doğmuşken, hepimiz bir dönüm noktasındayız.

Bir yanda, güvenli ama etkisiz bir yol var. Çekingen adımlar. Yarım kalmış önlemler. Güçlü açıklamalar ama yetersiz eylemler. Ve sürekli yinelenen bir bahane: "Yeterli kaynak yok."

Diğer yanda, daha karmaşık ve akıllıca alınması gereken risklerin olduğu bir yol var. Erken toparlanmaya daha fazla yatırım yapmak. Yatırımı ve ekonomik büyümeyi teşvik etmek için yaptırımları daha da gevşetmek. Ve evet, ciddi insani yardım sağlamak. Mevcut bağlamda bunun ne anlama geldiğini biliyorum. Ama eğer Suriye ve Suriyeli mülteciler için gerçek çözümler bulmak istiyorsak, ve gelecekte çok daha fazla para harcamak zorunda kalmak istemiyorsak, işte izlememiz gereken yol budur.

Son olarak, sözlerimi bitirmeden önce, benden önce konuşan pek çok kişinin söylediklerine katıldığımı belirtmek istiyorum. Geçici Suriye Hükümeti’ne bir çağrıda bulunuyorum: Bildiğiniz gibi, Suriyelilerin güvenliği sizinle başlar. Herkesin ortak bir gelecek inşa etmek için söz sahibi olduğu bir ülke kurmak istediğinize dair önemli açıklamalarınızı destekleyeceğiz.

Teşekkür ederim.