İstanbul, 20 Haziran 2022 – UNHCR Türkiye, Dünya Mülteciler Günü’nde Mardin’de yaşayan Türk ve mülteci çocukların çevrelerini kendi objektiflerinden yansıtmak üzere bir araya geldiği bir dizi fotoğraf atölyesinin ürünü olarak ortaya çıkan ‘Benim Gözümden Hayat’ isimli fotoğraf sergisine ev sahipliği yaptı.
2021 yılı sonu itibarıyla savaş, şiddet, zulüm ve insan hakları suistimalleri nedeniyle yerinden edilmiş insanların sayısı bir önceki yıla göre yüzde 8 artarak ve 10 yıl önceki sayının iki katını aşarak 89,3 milyona ulaştı. Bu sayıya, 27,1 milyon mülteci ve sığınmacı ile çatışmalar nedeniyle ülkeleri içinde yerinden edilmiş 53,2 milyon insan da dahildir. O tarihten itibaren, II. Dünya Savaşı’ndan bu yana en hızlı ve en büyük zorla yerinden edilme krizlerinden birine neden olan Rusya’nın Ukrayna’yı işgali ile Afrika’dan Afganistan’a ve ötesine uzanan diğer acil durumlar, bu sayıyı çarpıcı bir dönüm noktası olan 100 milyonun üzerine çekti. Her yıl, Dünya Mülteciler Günü, dünyanın dört bir yanında birçok ülkede, küresel boyutta dikkatin çatışmalardan kaçan insanların zorlu durumuna çekmesine yardımcı olmak için çeşitli etkinliklerle anılıyor.
İstanbul Atatürk Kültür Merkezi’nde UNHCR Türkiye Temsilcisi Philippe Leclerc’in ev sahipliğinde gerçekleşen serginin açılışına devlet, sivil toplum ve yabancı misyon temsilcileri, donörler, UNHCR çalışanları, medya temsilcileri, mülteciler ve onlara ev sahipliği yapan topluluk üyelerinden yaklaşık 150 davetli katıldı.
UNHCR Türkiye Temsilcisi Philippe Leclerc yaptığı konuşmada şunları söyledi: “Bu sergideki fotoğraflar çocukların yaratıcılığını, neşesini ve güzelliğini gözler önüne sererken temel hedefimiz olan çocukların hayatlarını çocuk gibi yaşamalarını sağlamayı aktarıyor. Neleri fotoğraflayabildikleri görmek inanılmaz ve dünyaya onların gözünden bakmak çok heyecan verici. Çatışmalar insanları benzeri görülmemiş bir hızla zorla yerinden ederken bu dikkate değer girişim çok yerinde. Nereden gelirlerse gelsinler, kaçmak zorunda kalan insanlar hoş karşılanmalıdır. Evrensel olan, güvenli bir yaşama erişme hakkıdır. Sınırlar onlar için açık tutulmalıdır. Bu çatışmayı kendileri seçmedi. Yaşadıkları zorluğu kendileri seçmedi. Çatışma zamanlarında ayrılıklar meydana gelebilirken, özellikle büyükanne ve büyükbabaları veya kardeşleri de dahil olmak üzere sevdikleriyle birlikte yaşayabilmek için bugün bizim yardımımıza ve desteğimize her zamankinden daha çok ihtiyaçları var”.
Çocuklar, özellikle yerinden edilme durumu uzun yıllar sürerse, yerinden edilme krizlerinden özellikle etkilenirler. Dünya çapında birçok mülteci durumu uzuyor ve mülteci ebeveynlerden doğan daha da fazla çocuk, tüm çocukluklarını ve muhtemelen tüm yaşamlarını menşe ülkelerinin dışında geçirmeye zorlanıyor.
Leclerc sözlerine şunları ekledi, “Türkiye, 2014 yılından bu yana yaklaşık yarısı ihtiyaçları, hayalleri ve gelecek için umutları olan çocuklardan oluşan, sağlam bir yasal çerçeveden yararlanan yaklaşık 4 milyon mülteci ve sığınmacı ile dünyanın en büyük mülteci nüfusuna ev sahipliği yapıyor”.
UNHCR Türkiye ve Her Yerde Sanat Derneği çatısı altındaki Sirkhane Darkroom tarafından yürütülen ‘Gezici Darkroom Fotoğrafçılık Projesi’ ile 7-17 yaş arası 270 Türk, Suriyeli ve Iraklı çocuğa analog fotoğrafçılık konusunda Mardin’deki atölyelerde temel teknik eğitim verildi. Ayrıca oyunlar aracılığıyla çocuk hakları, ekolojik farkındalık ve toplumsal cinsiyet eşitliği konularında bilgilendirildiler ve bu konulardaki duygu ve izlenimlerini yansıtma fırsatı buldular. Ortak noktalara odaklanan çocuklar, beraber çalışırken önemli kavramları öğrenebildiler ve dikkat çekici fotoğraflar ortaya çıkarabildiler. Atölye, çocukların milliyetleri ne olursa olsun birlikte yaşamayı, aktif olarak öğrenen bireylere dönüşmelerini ve birlikte yaratmayı öğrenmelerini sağladı.
Atölyenin katılımcılarından 9 yaşındaki Harun, şunları söyledi: “Köyümüzde böyle bir şey daha önce hiç olmamıştı. Köyümde fotoğraf çekmeyi seviyorum, fotoğraf çekmeyi öğrendim ve bunu tüm arkadaşlarımla paylaşıyorum!”
Proje süresince çektikleri her kareye hayal güçlerinden ve hayatlarından birer parça katan Türk ve mülteci çocuklar birlikte uyum içinde çalıştılar, üretip fikir alışverişinde bulundular. Birlikte oynamayı ve yaratmayı başardılar. Ziyaretçilere farklı duygu ve düşünceleri hissetme fırsatı sunarken, umut dolu fotoğraflarıyla soyut ve somut dünyalarını da yansıtma fırsatı buldular.
Savaştan veya zulümden kaçan insanlar tehlikeden kurtulduklarında, Mülteci Sözleşmesi ve Mültecilere İlişkin Küresel Mutabakat uyarınca iyileşmek, öğrenmek, çalışmak ve gelişmek için fırsatlara ihtiyaç duyar. Türkiye’de bu kadar çok mülteciye yönelik uygulanan politikalar diğer ülkelerin politikalarına örnek teşkil etmeye devam etse de kaçmak zorunda kalan insanları korumak kolektif bir küresel sorumluluktur. Türkiye ve Türk halkı da dahil olmak üzere çok sayıda mülteciyi kabul eden ve onlara ev sahipliği yapan ülke ve toplulukların, uluslararası toplumun kararlı desteğine ve dayanışmasına ihtiyacı var.
SON
Share on Facebook Share on Twitter