BM Mülteci Örgütü, UNHCR, Avrupa Birliği Konseyi Fransa Dönem Başkanlığı’na ve Temmuz ayında başkanlığı devralacak Çek Cumhuriyeti’ne, Avrupa’da ve dünya genelinde mültecilerin daha iyi korunmasına öncelik verme çağrısında bulunuyor.
Birçok AB ülkesi, Avrupa ve uluslararası insan hakları ile mülteci hukuku ve ilkelerine bağlı kalmayı sürdürürken, 2021 yılında AB sınırlarında şiddetli geri itme vakaları devam etti. Bu uygulamalar yaşamları tehlikeye atıyor ve sığınma hakkı da dahil olmak üzere temel insan haklarına sahip olmaya engel oluyor.
Yabancı düşmanı siyasi söylemlerin artması ve AB’de sığınma talebinde bulunmak amacıyla güvenli topraklara erişimin önündeki fiziksel ve yasal engeller, savaş, çatışma ve zulümden kaçan insanların haklarına erişmelerine engel olmaya devam etti
UNHCR’nin AB ile İlişkilerinden Sorumlu Temsilcisi Gonzalo Vargas Llosa “Sığınma hakkı temel bir insan hakkıdır. Bu hak, özellikle olağanüstü durumlarda veya acil durumlarda korunmalıdır“ yorumunda bulundu.
“AB hukukun üstünlüğüne dayalı bir birlik, ancak sığınma yükümlülüklerinden kaçınmaya çalışan ayrıştırıcı politize olmuş duruş ve uygulamaları çok sık gördük. Mülteciler ile göçmenlerin karma hareketleri ve araçsallaştırılması, sığınma sistemleri için zorluklar teşkil ediyor. Ancak bu zorluklar, uluslararası hukuka aykırı olan ve sığınma yükümlülüklerini reddeden müdahaleleri asla haklı çıkarmaz.”
Avrupa Komisyonu’nun 2020 yılı Eylül ayında sunduğu Göç ve İltica Paktı önerisi, AB’de sığınma ve göçe yönelik bir defaya mahsus kriz odaklı yaklaşımdan hem birlik içinde hem de ötesinde daha kapsamlı, iyi yönetilen ve öngörülebilir ortak bir yaklaşıma geçme fırsatı sunmaya devam ediyor. Geri itmelerin sona erdirilmesinde ilerlemeye, bu geri itmeleri araştırmak için Bağımsız Ulusal İzleme Mekanizmaları’nın kurulmasına, arama ve kurtarmayı geliştirecek tedbirlere ve denizde kurtarılanların öngörülebilir şekilde karaya çıkarılmasının sağlanmasına acilen ihtiyaç duyulmaktadır.
UNHCR, Başkanlıkları, yasal güvenceler doğrultusunda, kimin uluslararası korumaya ihtiyacı olup kimin olmadığını hızla belirlemek için AB içi dayanışma, yeterli kabul koşulları, adil ve hızlı sığınma prosedürleri gibi temel konularda sürdürülebilir sığınma reformunu teşvik etmeye ve ilerleme kaydetmeye çağırıyor. Uluslararası koruma ihtiyacı içinde olmadığı tespit edilen kişilerin menşe ülkelerine onurlu bir şekilde geri dönüşleri, güvenilir ve iyi yönetilen bir sistem için eşit derecede önemlidir.
Ortak bir AB sığınma çerçevesi üzerinde fikir birliğinin olmaması durumunda, UNHCR, sığınma yükümlülüklerini diğer ülkelere dışsallaştırma veya dışarıdan temin etme önerileri de dahil olmak üzere daha fazla zararlı uygulamanın ortaya çıkmasından endişe duyuyor. Bu tür çabalar, 1951 Mülteci Sözleşmesi ve Mültecilere İlişkin Küresel Mutabakat’ın ruhuna ters düşecek ve mültecilerin korunmasına zarar verecektir.
Vargas Llosa “Dünyadaki zorla yerinden edilmiş insanların sayısının tüm zamanların en yüksek sayısına ulaştığı, insani ihtiyaçların arttığı ve en önemlisi AB’ye gelenlerin sayısının yönetilebilir durumda olduğu bir zamanda, AB ve üye devletlerin AB içinde, devletler arasında ve mültecilerin çoğunluğuna ev sahipliği yapan ülkelerle dayanışmayı yeniden taahhüt etmesi hayati önem taşıyor. Engeller ne kadar yüksek olursa olsun, çaresiz insanlar güvenliğe ulaşmanın yollarını arayacaktır. Sınırları yönetmek, sorumluluğu paylaşmak ve insan haklarına saygı duymak bir arada mümkündür” açıklamasında bulundu.
Mültecilerin yaklaşık yüzde 90’ı düşük ve orta gelirli ülkelerde yaşarken, UNHCR, Başkanlıkları zorla yerinden edilmiş insanların bulunduğu ülke ve bölgelere daha fazla destek sağlayarak küresel dayanışmayı güçlendirmeye teşvik ediyor.
UNHCR, mültecileri AB’de ve dünya genelinde daha iyi korumak için AB Başkanlıklarını, AB Kurumlarını ve Üye Devletleri desteklemeye hazırdır.
SON
Share on Facebook Share on Twitter