İki gün önce, daha önce görülmemiş sayıda insanın evlerini terk etmek zorunda kaldığını duyurmuştuk. 82,4 milyondan fazla erkek, kadın ve çocuğun dünyaları savaş, şiddet ve zulüm yüzünden alt üst oldu. Geri kalanımız geçtiğimiz yılın çoğunu güvende kalmak için evde geçirirken, onlar hayatta kalmak için evlerinden kaçmak zorunda kaldılar.
Ve dünya liderleri barışı sağlayamıyor ya da sağlamaya niyetleri yok gibi görünürken, bunun bedelini giderek daha fazla sayıda yerinden edilmiş insan ödüyor. Sadece son üç yılda, yaklaşık bir milyon çocuk sürgün hayatının içine doğdu. Gelecekleri ne olacak? Potansiyellerine ulaşmak için hangi fırsatlara sahip olacaklar?
Bugün, Dünya Mülteciler Günü politikacılara; çatışmaları, krizleri önlemek ve çözmek için daha fazlasının yapılmasına ihtiyaç duyulduğunu net bir şekilde hatırlatma işlevi görmelidir. Aynı zamanda ırkları, milliyetleri, inançları veya diğer özellikleri ne olursa olsun insanları koruma zorunluluğunu, bölünmeyi ve nefreti körüklemek yerine sesini yükseltmeye ve adaletsizlikle mücadele etmeye olan gereksinimi ve başkalarını suçlamak veya mağdurları yermek yerine krizlere pragmatik ve kalıcı çözümler bulmak için kararlı olmaları gerektiğini.
Basit bir şekilde söylemek gerekirse, liderlerin bugünün küresel zorluklarını çözmek için harekete geçmesi ve birlikte çalışması gerekiyor.
Ancak Dünya Mülteciler Günü aynı zamanda mültecilerin; her şeyden mahrum kalmış çoğu zaman savaş, zulüm ve sürgün endişesinin görünen ve görünmeyen yaralarını taşıyanların dayanıklılığını kutlamak için bir fırsat.
Geçtiğimiz birkaç ay boyunca, pandeminin hakim olduğu dönemde, mültecilerin, uluslararası korumaya, güvenliğe ve desteğe ihtiyaçları varken, bunlara layıkken ve de tüm bunlara hakları varken, hem birbirlerine hem de ev sahibi topluluklara katkıda bulunduklarını gördük.
Fırsat verildiğinde, biz virüsle topluca savaşırken temel hizmetleri sağlayan doktor, hemşire, temizlik görevlisi, yardım görevlisi, bakıcı, esnaf, eğitimci olarak ve diğer birçok görevde COVID-19 müdahalesinin ön saflarına koştular. Onları ve onlara ev sahipliği yapanları; ellerindeki yetersiz kaynakları özverili bir şekilde paylaştıklarını ve en fazla ihtiyaç içindeki insanların ayağa kaldırılmasına yardımcı olduklarını gördük.
Gelecek ay onları, topluma dahil edilirler ve geri kalanlarımızın sahip olduğu fırsatlar onlara da verilirse neler yapılabileceğini gösteren başka bir arenada göreceğiz: mülteci sporcular Tokyo Olimpiyatları’nda dünyanın en iyileriyle yarışmak üzere başlangıç çizgisinde yerlerini alacaklar.
Bu nedenle, topluluklarımızdaki ve dünyadaki mültecilerle dayanışmayı ifade etmek için fırsat bildiğimiz Dünya Mülteciler Günü’nde, umarım her birimiz, evlerini terk etmek zorunda kalan insanların motivasyonunu, kararlılığını ve sağladıkları katkıları kabul ve takdir ederiz. Meslektaşlarım ve ben, her gün – özellikle de bugün – onların, herkes için her yerde ilham kaynağı olması gereken azmine ve başarılarına tanık olma ayrıcalığına sahibiz.
Share on Facebook Share on Twitter