Esin Erdoğan | 18 Mart 2021
“Türkiye’ye geldikten sonra daha fazla fırsatım oldu. Yürekten sevdiğim şeyin eğitimini alma şansına eriştim. Dili öğrenip tekrardan üniversiteye başladım. Bu defa savaştan uzakta, güvendeydim”.
Türkçe’de Usta kelimesinin bir çok anlamı vardır. Usta, hem işi bilen kişi, hem zanaatkâr hem de sanatkâr anlamlarına gelmektedir. Yaptığı işi en üst seviyede bilen ve başkalarına da bu mücadeleye girmeleri için ilham veren kişilere usta denir. Malaz Usta’nın hikâyesi, sanatı ve soyadı arasındaki mükemmel uyumu yansıtıyor. Yani Malaz, hikâye anlatma hevesi asla sönmeyen tutkulu bir sanatçı ve usta bir sinemacı.
Malaz, Suriye’nin başkanti Şam’da dünyaya gelmiş. O, canını kurtarmak için yurtlarından kaçmak zorunda kalan milyonlarca Suriyeliden biri. Çocukluğunu ve okul yıllarını mutlulukla anıyor çünkü en büyük tutkusunu tam da o yıllarda keşfetmiş. “Çocukluğumdan beri sinemaya ve filmlere özel bir ilgim var,” diyor. “Arkadaşlarımla kısa filmler çekmeyi çok severdim.” Okuldayken filmleri kategorilere ayırdığı bir internet sitesi kurup zamanının çoğunu amcasının işlettiği film kiralama dükkanında geçirmiş. “Amcamın filmleri müşterilere satarken ya da kiralarken nasıl tarif ettiğini izlerdim,” diye aktarıyor. Malaz’ın sinemacılık deneyimi bugünün çocuklarının bildiği video tanımından çok daha eskiye dayanıyor. “En yakın arkadaşımla birlikte bütün lise hayatımız cep telefonumuzun kamerasıyla kısa filmler çekip daha YouTube’un olmadığı zamanlarda Bluetooth üzerinden dağıtımını yapmakla geçti,” diyor Malaz. Malaz daha o zamandan hayalinin hayatı boyunca film yapmak olduğunu anlamıştı.
Malaz, üniversite eğitimine 2010’da çatışmaların başlamasından hemen bir yıl önce, başlamış. Şam Üniversitesi’nde film yapımcılığı veya sinema bölümleri bulunmadığı için bir sonraki tutkusu olan eczacılık eğitimi almış. Kimyaya ne kadar çok ilgisi olduğunu, maddelerin geçirdiği değişimlerin ve yaşamı oluşturan sonsuz tepkimelerin ne kadar muazzam şeyler olduklarını büyük bir tutkuyla açıklıyor. “Kimyasal maddeleri karıştırıp tepkimeye girmelerini, yeni renkler yaratmalarını, kristalleşip değişikliğe uğramalarını izlemeyi çok severdim. Değişim beni heyecanlandırırdı. Bu değişimi izlemenin hasretini çekerdim,” diyerek dünyaya ve nesnelere yönelik eşsiz bakış açısını ortaya koyuyor. Gençliğinin büyük kısmını okuyarak ve yeni şeyler öğrenmenin zevkine vararak geçirmiş. Kendi kendine grafik tasarım ve video kurgulamayı öğrenmiş ki bu da gelecekte çok işine yaramış. Sanat ve sosyoloji alanında okuduğu şeyler, dünyaya yönelik kendine özgü bir bakış açısı geliştirmesine yararken kimya eğitimi de yaşamdaki değişimler ve zorlu koşullarla nasıl başa çıkılacağını öğrenmesine yardımcı olmuş.
2011’de Suriye’de çatışmalar başladığında Malaz, henüz öğrenciymiş. Tüm güçlüklere rağmen Şam Üniversitesi Eczacılık Fakültesinden mezun olmayı başarmış. Almak zorunda kaldığı o zor kararı açıklarken “5 yıllık korku ve belirsizlikten sonra gitmek zorundaydım,” diyor “ancak 2016’da Türkiye’ye vardıktan sonra çok daha büyük fırsatlar yakaladım. Gönülden bağlı olduğum alan hakkında eğitim alma şansım oldu. Türkçe öğrendikten sonra tekrar üniversiteye başladım. Bu defa savaştan uzakta, güvendeydim”.
Şam’dayken film yapımcılığı okuması, hayat boyu film yapma hayaline kavuşması mümkün değildi. Ama Türkiye’ye geldikten sonra gerçek tutkusu olan sinema bölümünde eğitim alma şansına erişmiş. Malaz, Türkçe hazırlık sınıfında bir yıl okuduktan sonra sinema eğitimine başlamış. Ama ailesini geçindirmek de zorunda olduğu için gündüzleri okula gidip akşamları grafik tasarımcı olarak çalışmış. “Yorgunluktan bitip tükeniyordum ama hepsine değdi! Aşkıyla yanıp tutuştuğum şeyi yapmak ve rüyalarıma giren alanda çalışmak bana yeterince enerji veriyordu,” diyor. Malaz hayallerini gerçekleştirmeye çabalarken ailesinin ve sevdiklerinin yanında olmanın büyük bir lütuf olduğunu düşünüyor.
Uzun süre para biriktirdikten sonra ilk yarı-profesyonel kamerasını aldığında çok büyük bir mutluluk hissetmiş. “Kameramla beraber bir çılgın gibiydim. Oyuncağına geri kavuşmuş çocuk gibiydim,” diyor heyecanla. “Bir yıl boyunca her gün ama her gün videolar çektim. Çektiklerimi bir tür video günlük şeklinde kurguladım ve ilk kısa filmimi yapabildim.” Malaz, küçük ülkesinden çıkıp komşı ülkede bir metropole sığınan bir mültecinin ilk yılını anlattığı Sürgünde Bir Yıl kısa filminden bahsediyor. Filmde kahramanımızın bir yıllık süre içinde yaşadığı şok ve duygusal kaos; sesler, düşünceler ve hareketli görüntüler yoluyla aktarılıyor. Ulusal Prömiyeri Ekim 2020’de 57. Antalya Altın Portakal Film Festival’inde yapılan film, 8. Boğaziçi Film Festival’inde en iyi kısa belgesel seçildi. Şimdiyse Avrupa ve Asya’da çeşitli uluslararası film festivallerinde yarışıyor. “İstanbul’da yaşayan bir Suriyeli olarak bu projeyi hayata geçirmek benim için hem toplumsal hem de sanatsal bir sorumluluktu. Bu filmi bağımsız olarak, kendi kameram tüm masrafları kendime ait olarak çektim,” diyor Malaz gururla.
Bugün Malaz, Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi’nde Radyo, TV, Sinema okurken Güzel Sanatlar Fakültesi’nde Film Tasarımı bölümüyle de çift anadal yapıyor. Bir sonraki hedefi mezun olmak ve mümkünse yüksek lisans eğitimi almak. Malaz pandemi dâhil bir çok bilinmezle karşı karşıya olduğundan yakın geleceğe dair kesin bir şey söylemek mümkün olmasa da aklında bir çok proje fikrinin bulunduğunu belirtiyor. “Şu an ilk uzun metraj belgeselim için hazırlanıyorum; birtakım fikirler ve senaryolar üzerine çalışıyorum. Plan yapmayı asla bırakmıyorum ve bu planlarımın üzerinde tekrar tekrar değişiklikler yapıyorum,” diyor.
Share on Facebook Share on Twitter