Aşağıdaki açıklama, BM Mülteciler Yüksek Komiseri Filippo Grandi’ye atfedilebilir
Mülteci veya ülke içinde yerinden edilmiş her beş kadından biri cinsel şiddete maruz kalıyor. Bugün, Covid-19 pandemisinin uzun süreli insan hakları ve sosyo-ekonomik etkisi göz önüne alındığında, bu durumun daha da kötüleştiğini biliyoruz.
Afganistan‘dan Kolombiya‘ya, Demokratik Kongo Cumhuriyeti‘nden daha da ötesine kadar, çatışmaların, Covid-19’un ve yerinden edilmenin zararlı etkileri kadınlar ve kız çocukları tarafından güçlü şekilde hissedildi.
Geçen yıl Mart ayından bu yana, pandeminin bir sonucu olarak aile içi şiddet, çocuk evlilikleri, insan ticareti, cinsel sömürü ve istismarda küresel bir artış olduğunu bildirdik. Toplumsal cinsiyet eşitliğini ilerletmede zor edinilen bazı kazanımlar da geriledi.
Toplumsal cinsiyete dayalı şiddetin ele alınması, ulusal makamların, insani yardım ortaklarının, sivil toplumun, donörlerin ve zorla yerinden edilmiş kadınların, kız çocuklarının, erkeklerin ve erkek çocuklarının kendilerinin de dahil olduğu ortak bir müdahaleyi gerektiriyor.
Toplumsal Cinsiyete Dayalı Şiddete Karşı 16 Günlük Aktivizm’in 30. Yıl dönümü olan bu yıl, ulusal ve yerel makamları mülteci, ülke içinde yerinden edilmiş ve vatansız kadın ve kız çocuklarının haklarını korumak ve bu korkunç ihlalleri önlemek için daha fazlasını yapmaya çağırıyoruz.
Zorla yerinden edilmiş ve vatansız kişiler de toplumsal cinsiyete dayalı şiddete verilen tüm ulusal müdahalelere dahil edilmeli. Mağdurların iyileşmesi desteklenmeli ve failler adalete teslim edilmeli.
Toplumsal cinsiyete dayalı şiddetle mücadele eden insani yardım programlarının finansmanı, kadınları ve kız çocuklarını güçlendirme projeleri ile mağdurlara yönelik müdahale hizmetleri de dahil olmak üzere, artırılmalı.
Destek, özellikle yerinden edilmiş kadınların önderliğindeki kuruluşlar ve gruplar da dahil olmak üzere ön saflarda çalışanlara aktarılmalı.
Toplumsal cinsiyete dayalı şiddeti sona erdirmek, söyleme uygun eylem gerektirir.
Share on Facebook Share on Twitter